Özgürce Konuşmak

Yazar Der Gigi, Tercüme Taylan🇹🇷

Bir arkadaşımla konuşurken ifade özgürlüğü sorunu gündemimize geldi. Şahsen sorun olarak değil bir probleme çözüm olarak görüyorum esasında. Bu, insan olduğumuz sürece, sürekli yüzleşeceğimiz çetrefilli bir sorun.

Sorun, gerçek sorunun ne olduğu. Sorunların kendisi hakkında bir sorundan bahsediyorum, bir diğer deyişle bir meta sorun. Biz, homo sapiens olarak, hem birey hem de kollektif olarak düşünen canlılarız. Düşünmek bizi biz yapan şeydir. Ancak düşünmek üzerine düşünmek değil, her seferinde öldürülmeden bir şeyleri çözmek üzerine düşünmektir. Evrimin az şiddetli bir hali de diyebilirsiniz.

Antik çağ filozofları “dikkat” konusunda özellikle durdular. Çünkü dikkat de bir meta sorun tarafından zehirlenmiş: Neye dikkat edileceği? Bu soruya cevap verebilmek neye dikkat edeceğine dikkat edebilmekten geçiyor ki bu; bir bilgeyi, akıllı birisinden ayıran şey.

Bu beni son günlerde endişelendiren bir kaç şeyden birisine getiriyor. Medeniyetler için konuşacak olursak, akıllı olduğumuz doğru ama bilge olduğumuz söylenemez. En azından şimdilik neye dikkat edeceğimiz konusunda çok kötüyüz ve ne yazık ki, interneti zehirleyen sıkıntılı dürtüler ile sıkıntılı paramız buna sebep oluyor. En azından bu sorunun bir parçası.

Önermeler [n=0]

· ∀i≤c ¹

· P!=NP ²

· Hayat yaşamaya değer ³

· Emeksiz yemek olmaz ⁴

· İfade özgürlüğü arzulanan bir şeydir. ⁵

Logos (Deyi) [n=1]

Logos’un kutsal olmasının bir sebebi var. Bu, ABD anayasası ilk değişiklik maddesinin ilk, birincil olmasıyla aynı sebepten.

İfade özgürlüğü tercihe bağlı değildir çünkü özgürce düşünebilme şansına sahip olmak için önce özgürce konuşabilmek gerekmektedir. İfade özgürlüğü olmadan özgür düşünce olamayacağı için bunun tersi de mümkün değildir. Ahmakça şeyler düşünmemize izin verilmesi gerektiği gibi ahmakça şeyler söylememizin de önünde bir engel olmamalı.

“Makul adam kendisini dünyaya uyum sağlarken makul olmayan ise dünyayı kendisine uydurmak konusunda inatlaşır. Bu yüzden bütün gelişim makul olmayan adama bağlıdır.”

-- George Bernard Shaw, İnsan / Üstüninsan

Dahi ile deli arasındaki çizginin ince olmasının bir sebebi vardır. Neyin ahmakça, neyin dahice olduğunu ayırmak genellikle çok zordur. Bu yüzden tüm gelişim makul olmayan insana bağlıdır.

Makul olmayan adamı susturursak onu nasıl bulabiliriz ki? Daha kötüsü; dışarıda, toplum içinde veya dost meclisinde konuşmaktan çekinirsek kendimizin makul olmayan/dahice yanlarını nasıl dinleyebiliriz?

DiaLogos [n=2]

Özgür ve engelsiz diyalog da tercihe bağlı değildir. Bir şeyleri tartışabilmeliyiz ki diğerleri bize aptal olduğumuz yerde bize söyleyebilsin. Ayrıca hepimiz aptalız. Kendimize has açılardan aptal olabiliriz fakat, ne olursa olsun, hepimiz aptalız. Sanki hiç kör noktası olmayan bir bakış açısı varmış gibi, tarafsız düşünce diye bir şey de yoktur. Yapabileceğimiz en iyi şey bunun farkında olmak ve önyargılarımız ve kör noktalarımız ile mücadele etmektir. Fakat bunu birey olarak yapamayız. Bunu kollektif olarak ve daha da önemlisi, dağıtık olarak yapmalıyız.⁶

Bir Babil Kulesi inşa etmek kötü bir fikir.

Dağıtık Bilgi [n=m]

Kamusal söylem de tercih konusu değildir. Çağımızda, özellikle çevrim içi, kamusal söylem en kibar ifade ile problemli. Sorunların birisi herhangi bir kamusal alanına sahip olmadığımız için özel alanları yarı kamusal alan kullanmaya zorlanıyoruz.

Topluma bir şey söylemenin en basit yolu bir platforma girmek, bir “kürsüye çıkmak” ve söylemek istediğiniz şeyi söylemek. Ancak buradaki problem, o kürsünün sizin olmaması. Orası başkasının kürsüsü. Bu yüzden sizi kürsüden aşağı indirebilir.

Bu platformlar arasındaki farklar türsel değil, kategoriktir. Kimi platformlarda, cinsel içerik paylaştığınız için farazi bir nezarethaneye düşebilir; kimi platformlarda ise, siyasi söylemden ötürü hapse girebilirsiniz. Bu örnekte farazi bile değil.⁷

“Bana en namuslu adamın elinden altı satır verin, size onu astıracak bir şeyler bulayım.”

-- Kardinal Richelieu

Eğer birisi sizi platform dışına atma gücüne sahipse, bu güç önünde sonunda kullanılacak ve istismar edilecektir. Yeterince büyük bir skandal veya münakaşa bulunacak veya üretilecek ve puf, “sorunlu” kullanıcı gönderildi. Tek bir tuş ile ortadan kaldırıldı. Ne kadar güçlü olduğunuzun bir önemi yok.⁸

İşte bu yüzden Serbest Konuşma platformları var olamaz. Sadece Serbest Konuşma protokolleri var olabilir.

Aradaki fark hemen göze çarpmadığı gibi önemlidir: Bir protokolü kullanırken aslında geleneksel anlamda bir kullanıcı değilsiniz. Siz bir konuşmacısınız. Diğer insanlarla aynı dilleri konuşur ve eğer birisi sizi duyabilir ve anlayabilirse ortada bir bağlantı oluşur. Arada bir kolaylaştırıcı yok. Burada dilin kendisi kolaylaştırıcı. Diller birer protokoldür ve protokoller birer dildir; kullanıcıları değil konuşanları vardır.

Dil, özü itibarı ile izin gerektirmez. Bu cümleleri okumak için bir Türkçe hesabına ihtiyacınız yoktur. Aynı şekilde, Aynı şekilde, bilgisayarınızın bu cümlenin karakterlerini oluşturan baytları oluşturan sıfırları ve birleri anlamlandırmak için bir HTTP hesabına ihtiyacı yoktur. İkiniz de dili konuşabildiğiniz için onu anlamlandırabiliyorsunuz.

Diller ve protokoller ağ fenomenleridir. Ağ yoksa dil yok. Eşler yoksa protokol yok.

Bu yüzden karmaşık toplumlarda dil, tıpkı para gibi, tercih konusu değildir. Eğer ikisi ile de uğraşırsanız, topluluk çöker.

Her Şey Bize Bağlı [n=i]

Tarihin çok önemli zamanlarındayız. Uygarlığımız daha önce hiç bu kadar birbirine bağlı, bu kadar küresel ve kendi sınırlarının ve cehaletinin bu kadar farkında olmamıştı.

Ümidim sağlam para ve ifade özgürlüğünün topluluğumuzu en başta iyi yapan şeyi hayata döndürmesidir. İş birliği ve dağıtık bilgi kaosu ve cangılları arkamızda bırakmamızı sağladı. Bu; en azından bir süreliğine, göze gözden açıkça görmeye; kıtlıktan bolluğa geçmemizi sağladı. Bu sayede Doğruya, İyiye ve Güzele yürüyebildik. Bu sayede daima ileriye gitmeye heveslenebildik.

Zamanımızın Kairos'u kişiseldir- belki de tüm kairotik anlar öyledir.

İleriye nasıl ilerleyeceğinize siz karar vereceksiniz. Hangi oyunu oynamak istediğinize siz karar vereceksiniz; ne kadar sorumluluğu omuzlanacaksınız. Makinenin içinde sıkışmak mı istiyorsunuz? Sizi kullanan ve istismar eden bir makinenin içinde. Sizin zamanınızı, dikkatinizi ve değerinizi ayıklayıp yok ederek beslenen bir makine! Yoksa kendi servetinizi, sağlığınızı, düşüncelerinizi ve konuşmalarınızı kontrol altına alacak cesarete sahip misiniz?

Bu kararı sizin için bir başkası veremez. Bu, sizinle başlayıp bitiyor.


Dipnotlar:

  1. Hiçbir bilgi ışık hızından daha hızlı hareket edemez. Sonuç olarak, senkronizasyon ve bilgi yayılımı söz konusu olduğunda tüm bilgi sistemleri fiziksel kısıtlamalarla karşılaşacaktır.
  2. Kriptografi işe yarıyor ve yaramaya devam edecek. "[...] bir şekilde evren şifrelemeye gülümsüyor."
  3. Varoluş Gerçek ve İyidir. Ne Nihilizm ne de Solipsizm arzu edilir. "[...] ve iyiydi."
  4. Bir şeye karşılıksız sahip olamayız. Özgürlük sorumluluk gerektirir; elektronik para zaman gerektirir, zaman ise ısı gerektirir.
  5. İfade özgürlüğü arzu edilir çünkü özgürlük tiranlığa tercih edilir ve her tiranın ilk adımı konuşmayı kısıtlamak, muhalifleri susturmak ve kitapları yakmaktır. İkinci adım ise soykırımdır.
  6. Podcast şeklinde uzun biçimli diyalogların çoğaldığını görmek harika. Ancak, bu konuşmalar merkezi bir tarafın ev sahipliğinde yapılırsa faydası kaybolur, işte bu yüzden açık bir podcast ekosistemi çok önemlidir.
  7. İngiltere, Suudi Arabistan vb. örneklere bakınız.
  8. Görevi başındaki ABD başkanları bile platform edilmekten kaçamıyor.

Orijinal Makale
İlk yayınlanma tarihi: 25/03/2024

Diğer Makaleler